TEK BAŞINA OLMANIN HUZURUNU ARAYAN FİLOBAT : ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Michael Balint ünlü bir makalesinde , zıt karakterdeki şu iki kişiliği tanıtmıştır :
-Tek başına olmanın huzurunu arayan filobat’lar
-Stres altındayken diğer kişilere doğru yönelen, ağlayacak bir omuz arayan oknofil’ ler.
Bu yazımızda filobatlar kavramını karşılayan Şizoid Kişilik Bozukluğu’ nu inceleyeceğiz.
Hepinize keyifli okumalar 😊
ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞUNUN KLİNİK ÖZELLİKLERİ
Şizoid Kişilik Bozukluğu, DSM’nin ilk baskısından son baskısına kadar kişilik bozuklukları
kapsamında yerini koruyan üç kişilik bozukluğundan birisidir.
DSM Tanı Kriteri
A) Aşağıdakilerden dördünün (ya da daha fazlasının) olması ile belirli, genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, sürekli toplumsal ilişkilerden kopma ve duyguların anlatımında kısıtlı kalma örüntüsü:
-Ailenin bir parçası olamadığı gibi, ne yakın ilişkilere girmeyi ister ne de yakın ilişkilere girmekten zevk alır.
-Hemen her zaman tek bir etkinlikte bulunmayı tercih eder.
-Başka biriyle cinsel deneyim yaşamaya karşı oldukça ilgisi varsa bile çok azdır.
-Alsa bile çok az etkinlikten zevk alır.
-Birinci derece akrabaları dışında yakın arkadaşı ve sırdaşı yoktur.
-Başkalarının övgü ve eleştirilerine karşı ilgisiz görünür.
-Duygusal soğukluk, kopukluk veya tekdüze bir duygulanım gösterir.
B) Şizofreninin, psikotik özellikler gösteren bir duygudurum bozukluğunun veya başka bir psikotik bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
ICD-10 Tanı Kriteri
-fantezi kurma, yalnız olma ve iç dünyasına yönelik olmayı tercih etme
-duygu içerikli ve sosyal başta olmak üzere dış dünya ile iletişim kurmama
-duyguları ifade etme ve zevk alma konusunda sınırlı bir kapasite sahibi olma
ŞİZOİD KİŞİLERDE DÜRTÜ, DUYGULANIM, MİZAÇ
MİZAÇ
Klinik deneyimlere göre ;
Dışsal uyaranlara aşırı-tepkisel ve hemen aşırı uyarılma durumuna girerler.
Yakınları sık sık bu kişilerin çok fazla ışık, ses veya hareket karşısında geri çekilen bebeklerden olduklarını belirtirler.
Bebeklik döneminde sanki onlara dokunan yetişkin rahatlarını ve güvenliklerini bozmuş gibi kasılır veya geri çekilirler.
DÜRTÜ
Spesifik olarak, bu kişi, dışarıdaki biri veya bir şey tarafından yutulma, işgal edilme, bozulma, ele geçirilme, yenilme tehlikelerinden kaçınma meseleleriyle uğraşır.
Dışşal dünya, kişinin güvenliğine ve bireyselliğine karşı yutucu ve bozucu tehditlerle dolu olarak deneyimlenir.
Şizoid kişi “aç kalmış sevgi” ihtiyacını öznel ve dışsal deneyimlerde değil ; geri çekilerek fantazide arar. Çoğunlukla maddi dünyayı reddetme eğilimindedir.
DUYGULANIM
Birçok duygusal deneyimle, diğerlerine göre daha yüzeysel derecede tanışıklardır. Örneğin: hayat bu kadar acımasız bir yerken, diğerlerinin kendilerine yalan söylendiğinde şaşırma ve üzülme durumuna anlam veremezler.
Şizoid kişilerin içe kapanma ve dışarıya karşı yabancılaşma durumlarının bir kısmı , kendi duygusal deneyimlerinin, dışarıdaki diğer kişiler tarafından anlaşılmaması ve garip karşılanmasından kaynaklanır.
Şizoid kişiler, şizoid olmayan akranlarının dünyasına empati kuramayabilirler.
Karşılarındaki kişilerin olayları nasıl tepki verdiği, onları övmeleri ya da yermeleri ile ilgilenmezler. Suçluluk ya da utanç duyguları ile de ilgilenmezler.
Olanları değiştirmeye yönelik bir çaba içerisine girmeden, gerçekleşen her şeyi, dünyayı olduğu gibi alma eğilimindedirler.
Temel güven alanlarında da olsalar, yoğun kaygı yaşayabilirler. Bu durumda inzivaya çekilme görülebilir.
ŞİZOİD KİŞİLİKLERDE SAVUNMA VE UYUM SÜREÇLERİ
Bu kişilik bozukluğunda patolojik bir durum olduğunu bize gösteren savunma : “Kişinin içsel bir hayal dünyasına geri çekilmesi” dir.
Kişi dış dünyayı kendi benliğini yutacak bir tehlike olarak görür. Dış dünya ona göre acımasız ve gerçekçi olmayan bir yerdir. Bu yüzden benliğini koruyabileceğini düşündüğü kendi hayal dünyasına çekilir. Bu alan sadece kendisine aittir ve ihtiyaçlarını burada kurduğu fanteziler ile karşılar.
· Şizoid bireyler stres altındayken sadece dışsal değil kendi duygulanımlarından da geri çekilebilirler. Donuk, durgun gözükebilirler.
Şizoid kişinin en uyum sağlayıcı yeteneği “Yaratıcılık” tır.
En özgün sanatçıların, güçlü şizoid yönleri vardır. Çünkü kişinin gelenekten ayrışabilmesi için ondan uzakta durabilmesi gerekir. Şizoid kişiliklerin kendi dünyalarına geri çekilme hali, onlara yaratıcı olanları inşa etme de fırsat sağlayabilir.
ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞUNA ETKİ EDEN EBEVEYN TUTUMLARI
· Ebeveynlerin çocuk üstünde nüfuz edici bir tutum takınması (sınırları ihlal eden, çocuğa alan tanımayan)
· Yoksun bırakan bir tutum takınması (ilgilenmeyen, ihtiyaçlarını karşılamayan vb.)
Bu iki ebeveyn tutumu birbirlerine zıt olsa da bu tutumlarla birlikte büyüyen,
ebeveynleri; empatiden uzak davranışlar sergileyen ve dünyanın güvenilmez bir yer olduğunu destekleyen davranışlarda bulunan kişilerse, çocukta ebeveyne özlem duyma ve ondan kaçınmak isteme ikileminin doğacak olması öngörülebilir.
Bu ikilem sonucu çocuk ileride kendini güvenli olarak gördüğü hayal dünyası ve fantezi alanına çekmeye çalışabilir.
ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU AYIRICI TANI
Narsisistik Kişilik Bozukluğu
Psikodinamik bir bakış açısı ile şizoid ve narsisistik kişilik bozuklukları birçok açıdan birbirine benzerler:
-kendilerini diğer insanlardan ayrı tutar
-Görünürde iki bozuklukta fikirleri ve ideolojileri, derin ve yakın ilişkilere tercih ederler, sıcaklıktan ve spontanlıktan yoksundurlar.
Fakat bu iki bozukluk birbirinden birçok noktada ayrılmaktadır.
Narsist aktif, gösterişli ve saygı görmek adına sürekli olarak bir şeylerin peşindeyken
Şizoid pasif, yavan ve gizemlidir; diğerlerinin saygısını aramaz ve diğerleri ile bağlantısı çok
zayıftır.
Sınırda Kişilik Bozukluğu
- Sınırda KB’ye sahip bireyler öfkeli ve dürtüsel davranışlar sergilerken, şizoid kişilikte sınırlı duygusallık görülür, davranışlarını duyguları yönetmiyor gibidir.
- Sınırda bireyler gelişigüzel cinsel ilişkiye girerken, şizoid başka bir insanla cinsel ilişkiye girmek istemez, ya da bu çok sınırlı görülür.
- Sınırda kişilik dış etkilere açıktır ve bu etkilere kendisini kaptırır, çoğu zaman da bu etkilere patlayarak karşılık verir; şizoid kişilik ise bu etkileri görmezden gelir, reddeder ve etkilenmemiş görünür
Çekingen Kişilik Bozukluğu
-Çekingen vakalar kaygı ya da yetersizlik duyguları nedeniyle sosyal etkileşimlerden kaçınırken, şizoid vakalar bunu gerçekten sosyal ilişkilere kayıtsız oldukları için yaparlar.
- Çekingen ve şizoid kişilik arasındaki kilit fark duyguları deneyimleme ve sosyal yakınlık kurma arzusuna bağlıdır.
Çekingen kişi aşağılanmaktan korktuğu için yakın ilişkilerden kaçınırken, şizoid diğer insanların kendi hakkında düşündüğü şeyleri önemsemiyor görünmektedir fakat yine de yakın ilişki kurmaktan hoşlanmaz.
Basit Şizofreni
- Basit şizofreni ile şizoid kişilik bozukluğunu birbirinden ayırması zordur, ikisi de duygusal olarak fakirdir. Şizoid kişiliğin birçok özelliği şizofreninin negatif semptomlarına benzer.
- Bu iki rahatsızlığı birbirinden ayıran faktör genellikle semptomların şiddeti olur.
Ayrıca şizofreni inişli çıkışlı bir seyir gösterirken, şizoid kişilik bozukluğu yaşam boyu sabit bir seyir göstermektedir.
Şizotipal Kişilik Bozukluğu
- Şizotipal KB’si olan kişiler genellikle tuhaf inançlara ve algısal deneyimlere, büyülü düşünceye ve tuhaf veya sıra dışı bireyciliğe sahip davranış veya görünüme sahipken, şizoid KB olan kişiler etraflarında uzak, kopuk ve soğuk olarak bilinirler.
- Şizoid KB’si olan bireyler diğerlerinin kendileri hakkında nasıl düşündüğüne aldırmaz ve diğerlerinin düşüncelerini önemsemezken şizotipal KB’si olan bireylerde alınganlık düşünceleri vardır.
Otizm Spektrum Bozukluğu
- Otizm’ de genel olarak ilişki kalıplarında, Şizoid kişilik bozukluklarında daha çok akran ilişki kalıplarında sorun vardır.
- Şizoid vakaların özel ilgi kalıpları, otizm sendromu olan vakaların basit ve streotipik ilgi kalıplarına kıyasla daha karmaşıktır.
- Şizoid vakaların yaratıcı oyun kapasiteleri otizm vakalarınınki gibi eksik değildir. Şizoid vakalar hayal/fantezi kurabilir ve hatta patolojik yalanlar söyleyebilirler.
ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞUNA PSİKODİNAMİK YAKLAŞIMLAR
Fairbairn
Bebek memeden beslenerek hayatta kalmaktadır fakat meme sürekli olarak bebeğin hayatına dahil değildir. Bu da henüz nesne devamlılığını yetisini kazanmamış bebeğin sevdiği nesnelerin bir süre sonra yok olacağı gerçeği ile yüzleşmesine neden olur.
Bu döngü zamanla bebeğin sevgiyi “yani emzirilmenin başlamasını” ölümün yani emzirilmenin bitmesinin habercisi olarak algılamasına sebep olur.
Bu nedenle bebek sevdiği her şeyin bir gün yok olacağı bilgisi ile sevmeyi anlamsız bulacaktır ve bu yetisini kaybedecektir.
Şizoid vakalar sevgiyi alabilme yetisine sahip değillerdir.
Kaybolacak olan nesneleri; korumak adına iç dünyasına odaklanır, içe kapanırlar.
Guntrip
Şizoid kişiler sevgi nesnesinden ayrıldıklarında kendilerini güvensiz ve kaybolmuş hissetmekte, ancak tekrar birleşince kendilerini yutulmuş ve emilmiş gibi hissetmektedir. Bu yüzden bu kişiler güvenlik için ilişki aramakta, özgürlük içinse bir an önce ayrılmaktadırlar.
İlişki kurmaktan kaçınmalarının altında yaşamın erken dönemlerinde bakım verenlerden gördükleri reddedici/ korkutucu/ düşmanca bir tutum veya ebeveynler tarafından duygusal doyumu alamayıp doyumu kendinde arama yatmaktadır.
Kohut
Şizoid kişiliği bir savunma mekanizması olarak görmüştür.
Kohut, şizoid savunmanın bireyin kendini üstün görme eğilimine gelebilecek zararın farkında olması ve bu zararın onda kontrol edemeyeceği, geri döndürülemez bir gerilemeye yol açacağını bilmesi sonucu ortaya çıktığını ve böylece bireyin yaralanmadan kaçınmak adına kendisini toplumdan yalıttığını yazmıştır.
ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞUNA BİLİŞSEL YAKLAŞIM
Beck ve diğerleri, şizoid bireylerin erken yaşantılarında genellikle akranları tarafından dışlanma ve akran zorbalığı gibi olayların ana faktör olarak rol oynadığını belirtmişlerdir. Farklı görülmüş ve dışlanmış olan şizoid birey diğerleri ile kıyaslandığında kendisini olumsuz olarak farklı görür.
Şizoid birey sosyal ilişkileri zedeleyici ve zor olarak görme eğilimindedir. Sonuç olarak birey kendini izole edici bir yaşam tarzı benimser.
UZMAN GÖZÜNDEN TERAPİ ODASINDA ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU
(Bu bölüm “Uzman Klinik Psikolog Mert Açın” yardımı ile hazırlanmıştır.)
Şizoid kişiliklerin en zorlandığı nokta yakın olma halidir, terapide de biz terapistlerin bu yakın olma deneyimini ona yaşatması gerekir. Fakat bu yakın olma hali uzun süre alabilecek bir yolculuktur, çünkü Şizoid bireyler bunu deneyimlemek istemezler. Onun kendi içine çekildiği dünyasını anlayabilmek ona eşlik edebilmek gerekir. Bu anlayabilme hali terapistler için zor olabilir, çünkü günümüz dünyasında insanlar soyut şeylere eğilimde zorlanırlar, daha somut olanlar üzerinden hareket ederler. Şizoid bireylerdeki farklılıklar ve soyuta yöneliş, diğer insanlar tarafından reddedilme eğiliminde. Genel kabullerden farklı olanı anlamak, herkes için zorlayıcıdır.
Şizoid bireyler arkadaşlık ilişkilerini kurmakta zorlanırlar ve derinliğini hissedemezler fakat bu hissedememe halini etrafındaki insanlar da ona deneyimletir. Şizoid bireyin dünyasını anlamakta zorlandıkları için onu anlamak üzere temas etmezler. Şizoid’ in geride durmasına karşılık, diğer insanlar da bir adım geriye çekilirler böylece iki taraflı bir sistem oluşur bu da içe çekilmeyi daha da arttırır.
Şizoid bireyin terapiye gelme motivasyonu çok önemlidir. Hayatında nasıl bir etkiye sahip, nerelerde işlevselliğini bozmaya başlamış ki, kişide terapi odasına gelme motivasyonu oluşmuş buna önem veririz. Çünkü kendi içine bu kadar fazla çekilmiş ve ilişki kurma ihtiyacı hissetmeyen bir bireyin terapi odasında bir terapistle yapacağı yolculuğa çıkmak üzere koltuğa oturuşu bir tezat yaratır, şizoid birey için bu büyük bir adımdır. Ve birey için kendi içinde oldukça zor bir adımdır.
Bu adımı atmış olsa bile Şizoid bireyin temel korkusu alanının işgal edileceğidir. Aslında yutulma korkusu ile karşımızda bulunurlar. Bu yüzden terapistin dikkat etmesi gereken en önemli noktalardan biri, hastanın bu öznel dünyasına, işgale uğrayacağı yönünde çok fazla kaygı uyandırmadan ulaşmanın bir yolunu bulmaktır. Şizoid kişiler seanslarda, terapistin onlara yönelik olan yaklaşımlarını tartarlar. Kendi dünyalarının terapistte ne kadar karşılık bulduğu, cesaret kırıcı mesajlar verseler de terapistin bunlara dayanabilecek derecede onlarla ilgileniyor olup olmadıklarına bakarlar.
Şizoid kişiler herkese duydukları beni bırakacaklar, insanlar ve dünya güvenilmezdir, herkes benim kaçık olduğumu düşünüyor inançlarını terapistler içinde duyarlar.
Şizoid hastaya, deneyimlerinin başkalarına tuhaf gelse de anlaşılabilir olduğu gösterilebilmeli, yutulmadan da bir ilişki kurulabileceğinin temelinde yaklaşılmalıdır. Bu hastalığa sahip bireylerin duygusal uzaklığının aşılamaz bir engel değil ele alınabilir bir savunma olduğu unutulmamalıdır.
Terapi odasında Şizoid bireyin kendi dünyasına terapist eşlik etmeli ama terapötik ilişki kurulduktan sonra onu yavaş yavaş ve hazırlayarak dış dünyaya çekebilmelidir. Bu Şizoid bireylerin yapısı nedeniyle uzun süre alabilir ve terapistin motivasyonunu bozabilir. Yine de Şizoid bireyler içsel deneyimlerine özenli ve saygılı bir yaklaşımla tedavi edildiklerinde, terapi sürecinde terapistin çabasını görmeye ve iş birliği yapmaya yatkındırlar.
“Terapistler her durumda kendisine, danışan hangi bozuklukla gelirse gelsin en önemli olan şeyin karşıdakini anlamak olduğunu hatırlatmalıdır.”
KAYNAKLAR:
file:///C:/Users/Serap/Desktop/%C5%9Eizoid%20Ki%C5%9Filik%20Bozuklu%C4%9Fu%20%C3%9Czerine%20Bir%20Derleme.pdf
PSİKANALİTİK TANI KİTABI- NANCY MCWİLLİAMS
Kommentare