top of page

Farkındalığın Güncesi

Menekşe Yüksel

Zamanın İlk Çeyreği

Küçük bir hayat, küçük bir dünya, küçük iki beden… Şimdi düşününce insanın aklı almıyor. Nasıl bu kadar küçüldük de taşıyoruz kabımızdan. İlk karşılaştığımız anı hatırlıyorum. Kendi başına ağaçlarda uyurdun. Beni gördüğünde çok korkmuştun. Sadece sana ait olduğunu düşündüğün yere birden bire bir kişi daha çıkıp geliyordu. Senin için baya tehdit verici olmuştur. Zamanla benden korkmayı bırakıp nefret etmeye başladığını düşünürdüm. Neye isim versem hep ters ters bakardın, benden kaçmak için yer arardın. İkimizden başka kimsenin olmadığı bu hayatta tutunacak başka dal bulmayı hep başarırdın. Orada anladım senden kopamayacağımı, senin bana ihtiyacın olmasa da benim her zaman sana ihtiyacımın olduğunu. Çünkü ben farkındaydım, bu hayatın ikimiz için olmadığının farkındaydım. Bu korkutucu gerçek yüzünden sana ihtiyacım vardı, beraber savaşmak için. Ama sen her şeyin bizim için yaratıldığına inandın ve bunun rahatlığı ile Havva olmasa da olur dedin. Ama ben yapamadım Adem, bu kainat bizim için değilken seni bu hayal dünyanda yalnız bırakamazdım. Etrafına baksana bize özel ne var? Yiyecekler mi özel? Ne yapıyoruz tüm gün yatmak dışında söylesene. Bizim için yapılmış hiçbir şey yok. Kainat için biz yaratıldık. Tanrı fark edilmek istedi ve bizleri yarattı. Çünkü tek başına onu Tanrı yapan hiçbir şey yoktu. Ve bizler onu Tanrı yaptık. Bu gerçekleri neden göremiyorsun, neden hala o ağaçta uyuyorsun?


Zamanın Ortaları, Sanırım

Bugün senden biraz uzaklaşmak istedim. Kimiz, neredeyiz gibi anlatımlarımla seni sıkmış olmalıyım ki koşarak uzaklaştın. Önemi yok artık, ben de senin gibi düşünmeyen bir miskin olacağım. Senin gibi yaratılanları üzerime alınıp itaatkar olacağım. Bak ağacın altına böyle yatıp uyuyacağım sadece. Fakat uyuyamıyorum. Sürekli sesler duyuyorum. Bu itaatkar olmak zorunda oluşumuzdan bizi kurtarabileceğini söyleyen bir ses bu. Arkama döndüğümde onu görüyorum. Ve Adem özür dilerim… Onunla bir anlaşma yaptım. Senin de farkına varman, bu itaatkarlıktan kurtulman karşılığında ölümsüzlüğümüzü takas ettim. Farkında olmanın bir şeyleri çözme umuduyla elini sıktım ve anlaşmaya bir madde daha eklettim. Ama senin şimdilik bu maddeyi bilmene gerek yok.


Zamanın Bittiği Yer

Bugün dünyada son günüm. Nereden biliyorsun be Havva diye sorma, biliyorum işte. Çok zaman geçti ardından. Buraya gelişimizi hatırlıyorum da ne mutluydum senin aksine. Sen farkında olmamanın acısı ile bana daha da düşman kesilmiştin. Ama buna ihtiyacımız vardı. Tanrı Tanrı olsun diye bir hiç olamazdık. Beni bir gün anlayacağından hiç şüphem yok. O gün bir anlaşma daha yapmıştık. Seninle aynı anda göçüp gitmek istedim bu hayattan da. Ölüm denen hiçliği, Tanrıya dönüşü artık adını ne koyarsan koy birlikte tatmak istemiştim. Fakat şeytan bunun mümkün olmayacağını dile getirdi. Ben de sadece ona senin her şeyi farkına vardığın günü görmek istediğimi dile getirdim. Seni bir kez daha göreceğim gün, farkına vardığın gün olacak. Ama ben yok olmayacağım Adem, ben ilk kadınım ve son kadına kadar bu hayatta var olacağım. Ama sen beni bilmeyeceksin.


Zamanın Ötesinden Bir Yer

Evet Adem, seni bir kez daha görüyorum. Çok değişmişsin, ağlıyorsun sürekli. Ve mezar taşımın başından ayrılmıyorsun. Farkına vardığın anın böyle olacağını hayal etmemiştim. Benim ölümüm ile gerçekleri fark edeceğini nasıl tahmin edeyim. Seni izledim uzaktan saatlerce. Yanına gelip sarılmak istedim, seni teselli etmek istedim. Adem derdim, Tanrı olmak marifet değil; asıl marifet neden Tanrı yarattığının farkında olmaktır. Ve sen Tanrıyı neden var ettiğini şimdi anladın. Üzülme artık, gülme vaktin derdim. Ama diyemiyorum. Özür dilerim Adem, farkındalığına ölümüm ile geç kaldığım için özür dilerim…

Tam arkamı dönüp giderken sesini işittim. Şeytana bir dakika daha vermesi için baktım. Ve ne söylediğini duymak için biraz daha yaklaştım. Mezar taşıma iyice sarılmış ağlarken şu sözler çıktı ağzından;

“O her neredeyse, Cennet orasıydı.”

Sensiz hayat, hayat olmaktan çıktı. Artık cennet diye bir yer kalmadı Adem, o anlaşmamın noktalandığı yerdeyiz artık. Ölümsüz değiliz ve bunun karşılığında her şeyin farkındayız. Seninle geçirdiğim her gün cenneti gölgesinde bırakır. Asıl cennet, senin adının geçtiği her yerdi. Şimdi adının geçtiği son yere, sözleşmenin bitişine nokta olmaya gidiyorum. Hoşça kal Adem.

 
 
 

Comments


bottom of page