Hoşgeldiniz 😊
Bu yazımızın içeriğini savunma mekanizmalarından ‘Geri Çekilme’ mekanizması oluşturmaktadır. Yazının akışında bizi ‘savunma’ kavramına tarihsel bakış açısı karşılamaktadır. Ardından bu bakış açısının evriminde etkili olan teorilere kısaca değinilmiş ve geri çekilme mekanizmasına girilmiştir.
Konuyu araştırmaya meraklı arkadaşlarımız için, konu olabildiğince kapsamlı ele alınmış, aynı zamanda yazı kısa tutulmuştur. Literatür taraması yapıldığında spesifik olarak savunma mekanizmalarını baz alan araştırmanın sayısı çok az bulunmuştur. Araştırmalar genellikle topluca savunma mekanizmalarından ve ilişkili risk faktörlerinden bahsetmektedir.
Bu sebep ile yazı içerisindeki kavramlara dair oluşabilecek olası kafa karışıklığınız için PsikoPark ekibine her zaman ulaşabilirsiniz. Şimdiden keyifli okumalar, iyi çalışmalar dilerim. 😊
NEDİR BU ‘SAVUNMA’ ?
Serüven, Freud’un 1894 yılında ‘Savunma Psikonevrozları’ olarak literatüre ilk defa ‘savunma’ kavramını sunması ile başladı. Günümüzde neopsikanaliz olarak adlandırılan yeni dönem psikanalistlere kadar süregeldi, öyle ki giderek değerlenen bu kavrama ilk başlarda bir düşman olarak bakılıyordu.
Freud, 1894 yılında bu kavramı literatüre ilk kazandırdığında, savunma kavramına bakış açısı olumsuzdu. Savunmayı, histeri nevrozu içerisinde psikopatolojik bir olgu olarak görmüştü. İzninizle bu yorumunu sağlayan bakış açısına değinmek istiyorum. Bu bakış açısı dürtü teorisinden gelmektedir. Dürtü teorisi Freud’un ilk kişilik gelişimi teorisidir ve ağırlıklı olarak biyolojik modeli yansıtır. Teoride özellikle bebeklik ve erken çocukluk dönemlerinde birtakım dürtülerimizi içgüdüsel doyuma ulaştırmak için çabaladığımızdan ve bu doyuma ulaşmanın yolunun o dürtüleri serbest bırakmak olduğundan bahsedilir. Tabii ki teori zamanla geliştirilse de savunma kavramından ilk bahsedilen zamanda bu düşünce hakimdi. Unutmuyoruz ki Zeitgeist’a söz geçiremezsiniz. 😊
Dürtü teorisinin rövanşta olduğu bir zaman diliminde savunma kavramı düşman olarak görüldü. Öyle ki terapistlerin terapideki görevi, uyum bozucu olan savunma mekanizmalarının gücünü azaltmak ve içeride bastırılan enerjinin salınıvermesini sağlamaktı. Dönemin şartlarına bakıldığı zaman bu bakış açısını çok rahat kavrayabiliyorum.
Nihayetinde ‘Ben ve Id’ kitabının yayınlanmasıyla ‘ego psikolojisi’ teorisi zamanın ruhuna hücum etti ve kişilik problemlerinin sadece dürtü teorisiyle açıklanmasının yetersizliği anlaşıldı. Bu durum elbet savunma kavramına bakış açısını değiştirdi. Artık savunma mekanizmaları, ego teorisi kavramlarından süperego ve id arasında hayati bir işlev gerektiren bir olguydu. Uyum bozucu görülmek bir yana dursun bireyin hayatını uyumlu bir şekilde devam ettirebilmesi için bir ihtiyaç olarak görülmeye başlandı. Bu bakış açısı ise günümüze kadar korunmuştur.
Yapılmasını gerekli bulduğum ve olabildiğince kısa tuttuğum ufak bir girizgahtan sonra size anlatmak istediğim esas savunma mekanizmalarına geçiş yapabilirim. 😊
İLKEL, NEVROTİK VE OLGUN !
Savunma mekanizmaları ilkel, nevrotik ve olgun olmak üzere üç kümeye ayrılır. İlkel savunma mekanizmaları, bireyin kendilik algısı ve dış dünya algısı arasındaki uyumsuzluklara hitaben var olur. Bu tarz savunmalar, gerçeklik ilkesinin kazanılmamış olduğu gelişimin dil-öncesi evresinde oluşur. Bunu biraz açmak istiyorum. Gerçeklik ilkesi, ‘ben onu çok istiyorum ama bazı şartlardan ötürü ben ona sahip değilim’ cümlesini kurabilmeyi gerektirir. Bu ilke bebeklik ve erken çocuklukta kazanılmalıdır. Bu ilkeyi yeterince benimseyememiş bir birey hayatına devam edebilmek için ağırlıklı olarak ilkel savunma mekanizmalarını kullanır. Sizlere bu yazımda ilkel bir savunma mekanizması olan geri çekilmeden bahsedeceğim.
İLKEL-GERİ ÇEKİLME
Öncelikle bu savunma mekanizmasını araştırmak için telefonunuz veya laptopunuzun başındaysanız eğer otistik fantezi, şizoid düzlem kavramlarıyla karşılaşmışsınızdır. Hepsinin aynı mekanizmaya hitap ettiğini bilmenizi isterim.
Geri çekilme, bireyin dış dünyayı tehdit edici, stres yaratıcı olarak algıladığı durumlarda içsel fantezi dünyasına çekilmesidir. Bu savunma mekanizması doğası gereği sorun çözme çabasından uzaktır.
Daha iyi anlaşıldığını düşündüğüm için anlatının devamını soru-cevap şeklinde aktarmayı tercih ediyorum;
· Geri çekilme, bireylerde nasıl bir motivasyon ile savunma mekanizması olarak bulunabiliyor?
Bu mekanizmayı kullanan bireyin en yüksek motivasyonu, otomatik bir şekilde kendisini koruma çabasıdır. Birey, dış dünyayı çok stresli bulur. İlişkilere girmek, devam ettirmek, taleplerde bulunmak bu tarz kişiler için stres yaratıcı durumlardır. Kişi iç dünyasını, dış dünyasına tercih ederek geri çekilme mekanizmasını kullanır.
· Geri çekilme savunma mekanizmasının kullanımına sebep olacak risk faktörleri nelerdir?
Birey özellikle bebeklik döneminde bakımvereni ile duygusal açıdan yoksun bir ilişki geliştirmişse, talepleri ve ihtiyaçları karşılanmamışsa yahut çok karşılanmışsa, okul çağında olumsuz arkadaşlık ilişkileri kurmuş, akran problemleri yaşamışsa geri çekilme mekanizmasını kullanma ihtimali artar.
Çocukların en sık kullanıldığı savunma mekanizmalarından olan geri çekilme, aşırı koruyucu ebeveynlikte ve güvensiz bağlanma yaşayan çocuklarda korku ve kaygı durumlarında aktifleşir.
· Geri çekilme savunma mekanizmasını kullanan bir bireyin dışa yansıyan davranışları nelerdir?
Bu savunma mekanizmasının şizoid kişiliklerde çok yaygın olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Bu yüzden bu sorunun cevabının şizoid kişilikleri de asgari düzeyde temsil ettiğini bilmenizi isterim.
Bu kişilerin en bariz davranışları cevapsız ve tepkisiz kalışlarıdır. Donuk ve hiçbir şeye katılmayan kişilikler olarak görülürler. Bu durumun sebebi kişilerin diğer çoğu savunma mekanizmasının aksine dünyayı çarpıtarak değil dünyayı olduğu gibi kabul etmelerinden ve bu kabul edilişle çekilmelerinden kaynaklanır. Kendi duygularını ifade etmekte iyi değillerdir ama başkalarının duygularını gayet iyi algılayabilirler. Yaratıcı ve özgün yorumlarda bulunabilirler. Diğerlerine karşı sınırları vardır ve duygularını bastırırlar bu durum onları davranışlarını açıklamak adına entellektülleştirme savunma mekanizmasını kullanmaya iter. Güvenli bağlanmada problem yaşarlar. Bu tarz bir danışanınız olursa size direncini kırması uzun süreç alacaktır ama zaten onların istediği de sizin sabretme kapasitenizi görmektir
· Ekollere göre etiyolojisi nelerdir?
Ufak bir mahcubiyetle belirtmek isterim ki bu sorunun cevabındaki kavram karmaşasını olabildiğince aza indirgemek istedim. Fakat en hafif düzeyde bu şekilde aktarabileceğimi fark ettim. Bu durumun sizde yeni araştırmalara yelken açmanızı sağladığını ummayı tercih ediyorum. 😊
Bilişsel davranışçı ekole göre, bu tarz savunma mekanizmasını sık kullanan bireyler bilişsel triatta olumsuz benlik-dünya algısı oluşturmuşlardır. Değersizlik şeması geliştirmişler ve güvenlik alanlarına sıkışmışlardır. (Bilişsel triat, kişinin kendisi, çevresi ve dünya hakkında oluşturduğu izlenimlerdir. Bilişsel Davranışçı ekolün kurucusu Beck tarafından öne sürülür. Güvenlik alanı ise günümüz tabiriyle konfor alanına benzer.)
Psikodinamik ekole göre, entegrasyonu tamamlanmamış sadistik özellikleri baskın bir süperegoya sahip olan bireyin benliği gelişmemiş ve topluma uyum sağlayamamıştır. Bunun sonucunda topluma karşı yabancılaşma görülmüştür. (Sadistik özellikleri baskın süperegoyu acımasız olarak tanımlayabiliriz, sık sık ve kuvvetli toplumsal eleştiriler yapar ve dengeleyici ego bunlarla baş edemez)
Bağlanma kuramına göre birey savunma mekanizmalarının sağlıklı kullanımını ebeveyni ile kurduğu güvenli bağlanma vesilesiyle öğrenir. Ebeveyni ile kaçıngan bağlanma kuran bebek/çocuk ilişki stillerini yeterince geliştiremez ve dış dünyada zorluk çekmesine vesile olur.
GERİ ÇEKİLME SAVUNMA MEKANİZMASI İLE PSİKOPATOLOJİ İLİŞKİSİ
Eğer geri çekilme mekanizmasının hangi rahatsızlıklara risk faktörü oluşturduğunu merak edecek olursanız, pek kolay yanıt bulamayabilirsiniz. Çünkü literatürde araştırmalar spesifik olarak bir mekanizmanın spesifik bir hastalıkla bulgusunu kapsamamaktadır. Dolayısıyla bu başlıkta araştırma bulmak sizi zorlayabilir, pekala ben zorlandım. 😊
Literatürde araştırmalar, ayırt etmeksizin savunma mekanizmalarının, hangi tür bozukluklarda yoğun olduğunu inceler. Örneğin ilkel savunma mekanizmalarının hastalıklarla ilgisini inceler. Konumuza en yakın başlık bu olduğu için, taradığım makalelerde bulunan en yaygın bulguyu sizinle paylaşmak isterim; İlkel savunma mekanizmaları ile psikopatolojik hastalıklar düzleminde yapılan araştırmaların ortak bulgusu kişilik bozukluklarıdır.
İlkel bir mekanizma olan geri çekilme ile kişilik bozuklukları ilişkisine baktığımız zaman, daha da derine ilerlemiş oluyoruz. Bu ilişkide, ise şizoid kişilik bozukluğunu görebiliyoruz. Literatürdeki araştırmaların çoğunda bulunan bulgu şudur; şizoid kişilik bozukluğu olan hastalar, geri çekilme mekanizmasına çok sık başvururlar.
Bu konuda daha fazla bilgi için, Şizoid Kişilik Bozukluğu yazısına alttaki butondan ulaşabilirsiniz.
Değerli okuyucularımız için verimli bir yazı sunabilmiş olmayı diler, okuduğunuz için teşekkür ederim. 😊

Comentários