top of page

Hüzünlü Bir Adamın Öyküsü

Yazarın fotoğrafı: Şura YazgılıŞura Yazgılı

Uyandı. Yirmi beş senedir durmadan uyanıyordu zaten, bir gün uyanmasa ne kaybederdi diye düşündü. Düşüncesi çok uzun sürmedi; işe gitmesi gerekirdi, gerçekliği devam eden bir yaşantısı vardı. Yüzünü yıkadığında aynada onu gördü. Kız güldü ona. Adam da kıza baktı ve güldü, gülmesine gülüyordu o an ama yüreğinde bir burukluk vardı, nedenini anlayamadı. Kolunda bir ürperti hissetti; o bembeyaz tenli hayali kol değmişti koluna. Sanki önce kolu sonra parmakları oradan beyni, kalbi arka arkaya alev almıştı o alevlerin en somut varlığını sıcacık damlarla yanağında hissetti. Gözünün yanması geçtiğinde o yanında değildi. Aynaya baktı, kadının sessizce uzaklaştığını gördü; yeniden. Yüreği burkuldu. Sanki gidecekmiş gibi hissetti ama kız orda yatakta uzanıyordu korkmasına ve üzülmesine değmezdi rahatladığını hissettiğini hissetmek istiyordu ama kafası çok karışıktı. Giyindi ve hemen evden çıktı araba anahtarını çevirince benzinin azaldığını gördü içi sıkılmıştı yine. Okula girdi. 11 –E ile dersi vardı sınıfa girdiği anda ‘ hocam sınavları okudunuz mu? ‘ ‘ Bir sizin sonuçlar kaldı ‘diyen sınıfın serzenişini dinledi. Unutmuştu. Öğrencilerinden önemli olan şey neydi? Evdeki o tarif edilemez güzellikteki kadın mı? Onu düşününce tüm vücudunu huzursuzluk kapladığını fark etti. Öğrencilere baktı sanki savaşta bütün arkadaşları vurulup can vermişti de bir o kalmış gibi ürkekçe ve ne olduğunu anlamaya çalışarak baktı öğrencilere yine yalan atacaktı çocuklara. Sınavlarını okuduğunu ve bu ders içinde tahtaya kalkıp şiir okuyanlara 10 puan ekleme yapacağını söyledi. 10 Puan ne kadar sevindirdi çocukları. Mutluluk bu kadar basit bir şey miydi? Eğer öyleyse ona neden uğramıyordu son sıralar hiç? Düşüncelerini bölen Elif’in elini sallaması oldu. Şiir okumak istiyordu. Gelmesini söyledi Elif ‘e. Çıktı tahtaya genç kız elleriyle oynadı, birden atılmıştı ama tahtaya çıktığı için neredeyse pişmandı ; ‘ Okuyayım mı?‘ diye sordu hocasına sesi titriyordu neydi bu kızı bu kadar heyecanlandıran şey öğretmeni neden bu denli heyecanlandıran bir şey yoktu artık. ‘ Oku, Lütfen ‘ dedi öğretmen.


“Dünyanın en uzun hüznü yağıyor

Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne

Kar yağıyor ve sen gidiyorsun

Ağlar gibi yürüyerek gidiyorsun

Belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğimiz

O insan ve tabiat çağını


Dön bana ve dinle

Kuşlar uçuşuyor içimde


Loş bir keman solosu gibi

Kuşların uçuştuğunu içimde

Dön bana ve dinle. ‘’


Büyük bir alkış koptu sınıftan. Elif gözlerini açtı, kekeme insanların şarkı söylemesi gibi bir andı yaşadığı şu saniyeler onun nazarında. Öğretmen sordu ‘ Şairini söyler misin bize? ‘ ‘ Erdem Beyazıt dedi Elif. Dersler böylece geçip gitti. Öğretmen okuldan ayrıldı, arabayı eve park etti ve ona karanfil almak üzere çiçekçiye doğru yürümeye başladı. Bir ambulans sireni duydu, kalabalık insan topluluğunu gördü daha sonra ise yerde yatan kadının saçlarını fark etti. İçini yiyen fareler ziyarete gelmişti. Koştu kalabalığa doğru. Onu yerde kanlar içinde yatarken görmek hiç beklemediği bir şeydi, dondu. Sonra koşarak uzaklaştı, gitti çiçeğini aldı ve evine girdi. O güzel kadın kanepede uzanmış kitap okuyordu ‘ Korkuyu Beklerken ‘. Kısa süreliğine uyanıkken gördüğü kabus çok şükür sona ermişti. Çiçekleri gösterdi ve onu sevdiği kadın için kavanoza koydu. Sen az önce öldün biliyor musun? Dedi kadına. TV de bir sunucu kahkahayı patlattı adeta sevdiği kadın yerine cevap vermişti. Öğretmen kadına baktı. İçi huzursuzdu. Ne yapacağına sonunda karar vermişti uyumak için birkaç hap aldı içindeki derin hüznü yatıştırmak için birtakım haplar gelişmişti, kadının yanına uzandı. Uyudu ..


 
 
 

Comments


bottom of page