top of page

Teavün (yardımlaşma) Ahlakı

Mazlum Şakiroğlu

Arapça kökenli olan teavün kelimesinin anlamı yardımlaşmaktır. Beşeri ilişkilerde, ailevi ve sosyal sorumluluklarda önemli bir karşılığı olan teavün ahlakı; onarıcı, birleştirici ve bütünleştirici bir işlev görür. Anadolu tarihinde ise daha çok “Ahilik Geleneğinde” karşımıza çıkmakta. Ahilik: İnsanı ve insanlığı yaşatmak odaklı bir düşünce sisteminin ortaya çıkardığı teşkilattır. İnsana dair tüm güzel hasletleri merkeze koyup dünya ve ahiret saadetine ulaşmayı gaye edinmiştir. Ahilik anlayışının özünde kardeş misali aynı heybeden nasiplenmek ve zorluklara karşı da birlikte mukavemet göstermek vardır. Bu anlayışın kimyası, teavün ahlakının varlığıyla şekillenmiştir.

Sosyal bir varlık olan insanın merkezde olduğu bir anlayış, beraberinde yardımlaşmayı ve dayanışmayı getirir. Özellikle esnaflar arasında görülen bu güzel gelenek; komşuyu ön plana koyup maddi ve manevi siftahı bizzat kendisi yaptırır. Günümüz dünyasıyla mukayese ettiğimizde ihtiyaç duyduğumuz kanın bizzat bu anlayışın içinde olduğunu görürüz. Örneğin; rekabetin yerine özgecilik, tüketimin yerine üretim ve çatışmanın yerine ise bilhassa teavün ahlakı vardır. Çünkü insana dair tüm güzellikleri yaşatan budur.

Yardımlaşma kültürünün en tipik örneği olan ve günümüz itibariyle ayakta kalan sadaka taşları, kadim tarihin ruhunu yansıtmaktadır. Sadaka taşları ki dile getirdiğimiz teavün ahlakının zarif bir timsali olmuştur. Belli bir muhitin zenginleri ihtiyaç sahiplerine maddi destek sağlamaktan öte, bu kişilerin öncelikle manevi olarak incinmemelerini esas almışlardır. Nitekim günün belli vakitlerinde bırakılan parayı, ihtiyaç sahipleri geceleyin ihtiyaçları ölçüsünce alır ve kalanını da bir sonraki kişiye bırakırdı. Öyle günler olurdu ki geceden gündüze sadaka taşlarında para kalırdı. Gündüzün aydınlığı bu noktada ihya ve imar adına işlev görürken gecenin karanlığı ise adaletin ve eşitliğin sağlanmasında kandil misali gönülleri aydınlatırdı.


Aile ve Dayanışma

Toplumun en temel unsuru olan aile yapısı, kadim insanlık tarihi içinde çeşitli etkileşimler sonucu pek çok değişikliğe uğramıştır. Bu değişiklikler de doğrudan veya dolaylı olarak ait olunan toplumu etkilemiştir. Birey – aile – toplum diyalektiği, bu bağlamda çok boyutlu olup birbirini tamamlayıcı bir noktadadır. Toplum için önemli bir karşılığı olan “sosyallik” kavramı, öncelikle aile içinde öğrenilir ve uygulanır. Aile, bu bağlamda bireyin sosyalleşmesini sağlayan bir geçiş rolünü üstlenmektedir. Aile ve toplum; ekonomi, siyaset, eğitim, sağlık, din ve kültür gibi dinamiklerle etkileşim halindedir. Ancak aileler özelinde öncelikler farklı olabilir. Nitekim bir aileye göre ekonomi, bir başka aileye göre de din faktörü ön planda olabilmektedir. Bu bağlamda aile – toplum uyumunu veya çatışmasını söz konusu dinamikler üzerinde tarif edebiliriz.

Anadolu toplum yapısında, yüzyıllardır etkili olan en temel dinamik şüphesiz gelenektir. İnsanlar, fıtratı gereği düzen, uyum, inanç, ahlak, asayiş ve adalet üzerine toplumsal ilişkilerini düzenleyen kurallara ihtiyaç duymuşlardır. Bu kurallar, bazen müeyyideleri ve bazen ödülleri beraberinde getirmişlerdir. Toplum faydasına olan davranışların pekiştirilmesi için ödül, çoğunluk için risk teşkil eden davranışlar için de müeyyidelere başvurulmuştur. Nitekim düzenin sağlanması ve devamlılığının korunması da bu noktada önemlidir.

İşbirliği ve dayanışma, toplumsal değerlerin yaşatılabilmesi adına önem arz ediyor. Bireysellikten öte toplumsallığın ön planda olduğu kültürlerde dayanışma faktörü belirgindir. Ancak hem normatif dayanışmalarda hem de uzlaşımsal dayanışmalarda; yaş, eğitim, ekonomi, cinsiyet, kardeş sayısı ve sağlık...vs. önemli etkenlerdir.

Çok boyutlu dayanışmalar, salt fiziksel olmayıp düşünsel ve duygusal kaynakların da korunmasına yöneliktir. Özellikle bu noktada jenerasyonlar arası dayanışma ve değerlerin aktarımı önemlidir. Örneğin gençlerin yaşlılara destek vermesi ve yaşlıların da deneyimlerini sonraki kuşaklara aktarması normatif dayanışmaya önemli örneklerdir. Çünkü değerlerin aktarılmasında yaşlıların, yaşatılmasında da gençlerin sorumluluğu evrensel boyutta kabul görmüş bir gerçektir. Bu doğrultuda yaş farkını gözetmeksizin bütün yaş gruplarına sağlanacak eğitimler, hayat boyu öğrenme yoluyla nesiller arası etkileşim arttırılır ve dayanışmanın önemi farklı jenerasyonlarca daha sağlıklı bir şekilde anlaşılır.


Farklı Kültürlerce Dayanışma

Tarihin pek kıymetli değerlerinden ve zenginliklerinden sonra günümüzün kıblesi Avrupa’ya baktığımızda, Anadolu toplum sistemine ve düşünce dünyasına aykırı olan bir düzenle karşılaşmaktayız. “Hayat bir cidaldir” yani hayat bir rekabettir anlayışının asırlarca hakim olduğunu görmekteyiz. Tarih boyunca özellikle Orta çağda sistemin yıkıcılığı zirveye ulaşmış ve kilisenin tahakkümü altında olan halk, çok boyutlu bedeller ödemiştir. Tahrif edilmiş İncil’in buyrukları; sosyal hayatı, aile hayatını ve bireysel düşünce dünyasını derinden etkilemiştir. Tüm bunların bir sonucu olarak da rekabete dayalı, sevgi ve muhabbetten uzak toplum yapısı güçlenmiştir. Bireyselliğin ön planda olduğu, psikolojik pandemilerin eksik olmadığı ve bu bağlamda bir çıkış yolunun halen bulunamadığı onlarca ülke... Maddi refahın; maneviyatı ve psikolojik iyilik halini tam anlamıyla etkileyemeyeceğinin de tipik bir göstergesi.

Anadolu medeniyeti olarak 21.asırda geçmişin değerler zenginlikleriyle günümüzün tüketim kültürü arasında mekik dokumaktayız. Tıpkı narsisizm ile teavün ahlakı arasında mekik dokuduğumuz gibi. Zamanın akışı bizi bir tercih ile değişime mecbur bırakmakta ve ‘nisyan’ faktörüne de ayrıca maruz bırakmaktadır. Bu bağlamda farklı ve yabancı olana karşı koşulsuz kabul içinde olmamalı. Bilim, irfan ve ilim adına gerekli çoğu veri bir süzgeçten geçirilmeden alınmamalıdır. Toplumun kimyası dikkate alınmalı ve çoğu değerlere hassasiyetle yaklaşılmalıdır. Toplumsal ve bilimsel alanlarda gerekli her bir değişim değerlerin yıkımına yol açmadan çağın ihtiyaçlarına istinaden ihya ve imar boyutunda olmalıdır.




Kaynakça;

· Hazer, O. (2011). Ergenlerin Büyük Ebeveynlerinden Beklentilerini Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Sosyolojik Araştırmalar E-dergisi> http://www.adergi.hacettepe.edu.tr/oyahazer2makalepdf< (5 Nisan 2011, Kasım 2015)

· Harper, S. ve Levin, S. (2005). Family care, independent living and ethnicity. Social Policy and Society, 4, 157-169

· Kağıtçıbaşı, Ç., (2008), Günümüzde İnsan ve İnsanlar: Sosyal Psikolojiye Giriş, Evrim Yayınları., İstanbul.

· Lee, G.R. (1987). Aging and intergenerational relations. Journal of Family Issues. 8(4), 448-450


Comments


bottom of page