top of page

Yarayı Kapatan Aşk, Yaradan da Derin

Gizem Erdal

Yüzyıllar boyu pek çok farklı şekilde tanımlanan, ozanlara şarkılar şiirler yazdıran, devletler yıkan, efsanelere konu olan, mitlerde yer edinen, dini kitaplarda bile hikayeleriyle var olan, kimilerinin inanıp kimilerinin inanmadığı fakat insanoğlunu belki de şimdiye dek en çok ve derinden etkilemiş olan duygu aşk.


Şüphesiz öyle güçlü bir kimyası var ki aşkın, aşık kişiyi hasta edebilmesi de iyileştirebilmesi de bu gücünden geliyor. Nitekim Sebahat Hanım için Özdemir Asaf’ı, Mecnun için Leyla’yı, Yusuf için Züleyha’yı hasta edip yataklara düşürmüştü. Aşkından hastalanıp yataklara düşenlerin, aşkın büyüleyiciliğine kapılıp neredeyse canını feda edenlerin, aşkın zehirli yanını tadanların hikayelerini şimdiye dek çok kez dinledik ve izledik sevgili okur; bugün, aşkın zehrinden değil iyileştiriciliğinden, romantik sevginin insana iyi gelen yanlarından bahsetmek istiyoruz.


Aşk herkes tarafından farklı tanımlansa da bize göre görünen o ki aşk, aşık olunan kişiye yüklenen özel ve güçlü anlam. Örneğin Kafka: “Yanımda yürüyordun Milena, düşünsene, yanımda yürümüştün! Aşık biri için ne büyük nimet değil mi?” diyor Milenaya Mektuplar’da. Aşk, başkaları için belki de bir anlam ifade etmeyen eylemlere ve durumlara bile güçlü anlamlar atfedebiliyor. Aşkın gücüne dair Nevzat Tarhan ise Kadın Psikolojisi’nde, “Aşk, dünyayı döndürecek derecede etkili bir güçtür. Bir motorun dönmesi için nasıl hareket gerekiyorsa, dünyanın dönmesi için de aşkın etkileyici gücü gerekmektedir. Ayrıca aşk, iyileştirici bir güce, büyüleyici bir etkiye sahiptir.” diyor. Peki aşk bu gücünü nereden alıyor ve bizlerin fiziksel ve psikolojik iyi oluş halini nasıl etkileyebiliyor? Bu sorunun cevabına öncelikle 2005 ve 2011’de yapılan bazı çalışmalardan edinilen bulgularla ışık tutmaya çalışacağız.


Grewen, Girdler, Amico ve Light tarafından 2005’te yapılan çalışma, partner desteğinin etkilerini araştırarak aşkın ve sevginin iyileştirici gücüne dair bazı bulgular sunmuştu. Çalışmanın ana odak noktası, sıcak partner teması öncesi ve sonrasındaki dinlenme durumunda oksitosin, kortizol, norepinefrin ve kan basıncı üzerindeki etkileri değerlendirmekti. Çalışmanın sonucunda, partnerler arası sıcak temasın ardından hem stres tepkilerinde rol oynayan kortizol ve norepinefrin hormonlarında hem de kan basıncında düşüş gözlemlendi. Bu durum kişinin rahatlamasında, psikolojik olarak iyi hissetmesini sağlamasında büyük rol oynayabilir ve kardiyovasküler sağlığı olumlu yönde etkileyebilir. Bunun yanısıra çalışma sonuçlarına göre sosyal bağlantılar, güven duygusu ve sosyal yakınlıkla ilişkilendirilen oksitosin hormonu seviyelerinde artış olduğu görüldü. Artan oksitosin seviyeleri, romantik partnerle fiziksel temasın ardından artan duygusal bağlantıyı ve yakınlığı yansıtıyor olabilir ve dolaylı yoldan stresin azalmasına, genel duygusal refahın artmasına katkıda bulunabilir. Oksitosinin kadınlarda sempatik sinir sistemi aktivitesini düzenleyebileceği ve kan basıncını düşürebileceği gibi bir etkisi de söz konusu. Bu durum, şimdilik oksitosinin kalp sağlığı üzerinde potansiyel bir koruyucu etkiye sahip olabileceğini gösteren bir spekülasyondan ibaret olsa da Grewen ve arkadaşlarının yaptığı çalışmayla aşkın ve sevgi dolu sıcak temasın iyi oluş halimize olan etkisini açıklamada ciddi bir yol kat ettiklerini düşünüyoruz.


Acevedo, Aron, Fisher ve Brown ise 2011’de yaptıkları çalışmada yoğun romantik aşkın nöral temsillerini ve aşkın potansiyel iyileştirici etkilerini araştırmıştı; aşkın iyileştirici gücüne dair doğrudan bulgular sunmadılar fakat romantik aşk deneyiminde beyinde oluşan nöral aktivasyonları ve dolaylı yoldan aşkın iyi oluş halimizdeki etkilerini incelediler. Beynimizde özellikle ödül ve motivasyonla ilişkili dopamin açısından zengin olan ventral tegmental alan, nukleus akkumbens, orbitofrontal korteks, prefrontal korteks ve amigdala gibi bölgelerin, romantik aşkla ilişkili yoğun duygusal deneyimlerde önemli roller oynadığı öne sürüldü. Aşık olduğumuzda, beynimizdeki bu bölgelerde partnerimize özgü artan aktivasyon ve dopamin salınımıyla birlikte mutluluk, heyecan, şefkat ve bağlılık gibi olumlu duygular yaşıyoruz. Bu duygusal deneyimlerin insanlar üzerindeki etkisini azalan stres, artan duygusal refah ve genel olarak daha olumlu bir yaşam hissiyle ilişkilendirebiliriz.


Sevginin hayatımızdaki psikolojik ve fizyolojik etkileri bunlarla da sınırlı kalmıyor. Sevgi dolu bir ilişkinin, sosyal destek ağının ve yakınlık hissinin bağışıklık sistemini güçlendirdiğine ve enfeksiyonların iyileşme sürecini hızlandırdığına dair çalışmalar mevcut. Örneğin 2005’te yapılan bir araştırmada, düşmanca evlilik etkileşimlerinin yara iyileşmesi üzerindeki etkisi incelenmişti. Sosyal destek etkileşimlerinde bulunan kişilere göre, evliliklerinde düşmanca tutum sergileyen çiftlerin yaralarının çok daha yavaş iyileştiği gözlemlendi (Kiecolt-Glaser, Loving, Stowell, vd., 2005). Sevgiyi sağlıklı bir şekilde hissettiğimiz ilişkilerimizde psikolojik iyi oluş halimiz desteklendiği için, vücudumuz da yaraları iyileştirme sürecini stres altında olduğumuz anlara göre daha büyük bir kolaylıkla yönetebiliyor.

Sevginin iyileştirici etkisini ilişkilerimizde farklı yönlerden de deneyimleyebiliyoruz; sevgi empati ve bağışlama gibi değerleri teşvik ettiği için ilişkilerimizi onarıcı ve iyileştirici bir şekilde yönlendirmemize yardımcı olabiliyor. Sevgi toplumsal bağları güçlendiriyor ve birlikte çalışma, dayanışma, destek olma gibi olumlu davranışların ortaya çıkmasına katkıda bulunuyor. İnsan bir olma ve birlik olma arzusu hisseden ve hatta hayatını sürdürebilmek için buna ihtiyaç duyan, bu yönde adımlar atması gerektiğini bilen bir varlık. Örneğin Fromm, Sevme Sanatı’nda insanı “kendi kendini bilen bir yaşam” olarak tanımlıyor; insan kendisinin, diğer insanların, geçmişinin, gelecekte onu bekleyen olasılıkların farkındadır. Ona göre insanda ayrı olma duygusu huzursuzluğu doğurur; insanın ayrı olması demek, insanca güçlerini kullanma olasılığından yoksun bırakılması ve hatta dünya kendisinin üzerine üzerine geldiğinde direnecek gücü bulamaması demektir (Fromm, 1985). Fromm’a göre sevgi olmadan insanlık bir gün için bile var olamaz. Bunun yanında, “Sevgi kusurları yok etmez, onları da kabul eder. Bir insanı, hiç sebep yokken yüreğinizde sıcacık hissediyorsanız, işte bu gerçek sevgidir.” diyor Fromm, belki de gerçekten aşkın iyileştirici gücü biraz da buradan geliyordur sevgili okur; olduğun gibi kabullenilmekten, kucaklanılmaktan.


Elbette, her durumda sevgi tek başına bir çözüm sağlamayabilir ancak sevgi ve destekleyici ilişkiler, daha sağlıklı ve tatmin edici bir yaşam sürmemize yardımcı olabiliyor. Romantik aşkın iyileştirici etkileri de, sağlıklı ve dengeli bir ilişkiyle birlikte daha belirgin hale geliyor. İlişkilerimizde iletişim, anlayış, paylaşım ve karşılıklı destek gibi unsurları güçlendirerek romantik aşkın iyileştirici gücünü en üst düzeye çıkarabiliriz ancak her ilişkinin dinamikleri farklıdır ve her birey için romantik aşkın etkileri değişebilir. Kişisel deneyimlerimize ve ihtiyaçlarımıza odaklanarak, sağlıklı bir romantik ilişki inşa etmek ve iyileştirici etkilerini deneyimlemek önemlidir.


Sevginin iyileştirici gücüne dair kalbe iyi geleceğini düşündüğümüz bir alıntıyla veda etmek istiyoruz bugün:

“Aşkın ve sevginin insanı iyileştiren gücünü onunla keşfetmiştim. Çünkü birini gerçekten seviyorsan, içindeki sevgi zamanla büyüyüp çoğalır ve genişler. Geçmişte yaşanan acı ve üzüntüler ise sevgiye yer açmak için sıkışıp küçülmek zorundadır.” (Mavitan, 2022).




Kaynakça


1. Acevedo, B. P., Aron, A., Fisher, H. E., Brown, L. L. (2011). Neural correlates of long-term intense romantic love. Social Cognitive and Affective Neuroscience, 7(2), 145-159.

2. Emmons, R. A., McCullough, M. E. (2003). Counting blessings versus burdens: An experimental investigation of gratitude and subjective well-being in daily life. Journal of Personality and Social Psychology, 84(2), 377-389.

3. Fromm, E. (1956). Sevme sanati, Istanbul (Say Kitap Pazarlama) 1982.

4. Grewen, K. M., Girdler, S. S., Amico, J., Light, K. C. (2005). Effects of partner support on resting oxytocin, cortisol, norepinephrine, and blood pressure before and after warm partner contact. Psychosomatic Medicine, 67(4), 531-538.

5. Kiecolt-Glaser J., Loving T., Stowell J., et al. (2005). Hostile marital interactions, proinflammatory cytokine production, and wound healing. Archives of General Psychiatry, (2005), 62(12).

6. Mavitan, E. (2022). Ait Olmadığım Dünya. İstanbul: Hep Kitap.

7. Tarhan, N. (2005). Kadın Psikolojisi.

Comments


bottom of page