Akademik Faaliyetlerimiz

Fear of Missing Out (FOMO), kişilerin sosyal medya veya diğer etkileşimlerle bağlantı kurduğu durumlarda, başkalarının yaşadığı deneyimleri veya etkinlikleri kaçırma korkusudur. Bu, sürekli olarak bağlı kalmaya ve dijital dünyayı kontrol etmeye yönlendiren bir kaygı üretir.

Acı ve beden ilişkisi, vücudun bir zarara veya rahatsızlığa tepki olarak algıladığı duyusal deneyimdir. Bu, vücudun zarar gördüğünü haber veren bir sinyaldir ve kişinin iyileşme ve korunma tepkilerini başlatır.

Öz şefkat, kişinin kendi kendine duyduğu sevgi, saygı, anlayış ve merhametle ilgilidir. Bu kavram, kişinin kendisine karşı olumsuz düşünceleri ve eleştirileri azaltıp yerine daha olumlu ve kabul edici bir tutum geliştirmesini içerir. Öz şefkat, kendi kendine nazik olmayı, hataları kabullenmeyi ve olumsuz duygusal deneyimlerle başa çıkmayı içerir.

Müzik terapisi, müziği duygu, düşünce, zihinsel ve fiziksel sağlık hizmetlerinin bir parçası olarak kullanan bir tedavi yöntemidir. Bu terapi türü, bir müzik terapisti tarafından yönlendirilir ve kişinin duygusal, sosyal veya bilişsel ihtiyaçlarına göre uyarlanır. Müzik terapisi, müziğin insan davranışlarına, zihinsel sağlığa ve duygusal refaha olan etkilerini kullanarak, iyileşme ve kendini ifade etme süreçlerine yardımcı olmayı amaçlar.

Kolektif travma, toplumun geniş bir kesimini etkileyen büyük çaplı travmatik olaylar sonucu oluşan bir tür toplumsal stres tepkisidir. Örnekler arasında doğal afetler, savaşlar, terör saldırıları ve toplu şiddet olayları bulunur. Kolektif travma, bireylerin yanı sıra toplumun bütününü etkiler.

Romantik ilişki, iki kişi arasında romantik ve duygusal bir bağın kurulduğu, genellikle cinsellik ve sevgi içeren bir ilişki türüdür. Bu ilişki, partnerler arasında duygusal yakınlık, paylaşılan ilgi ve bağlılık içerir. Romantik ilişkilerde, partnerler birbirlerine duygusal destek sağlar, sevgi ifade eder ve birlikte zaman geçirirler. Bu tür ilişkiler, karşılıklı anlayış, saygı ve bağlılık gerektirir ve sıklıkla uzun vadeli birliktelikleri veya evliliği hedefler.

Travmada önleyici müdahaleler, travmatik olayların meydana gelmesini engellemek veya olasılığını azaltmak için alınan önlemleri ifade eder. Bu tür müdahaleler, bireylerin fiziksel veya duygusal travma yaşama riskini minimize etmeyi amaçlar.

Umut, olumlu bir beklenti veya gelecekteki daha iyi bir duruma duyulan güçlü inanç ve arzudur. Umut, zorluklarla karşılaşan insanların motivasyonlarını sürdürmelerine ve olumsuz durumlarla başa çıkmalarına yardımcı olur. Umutsuzluk yerine, umut, bireylere ve toplumlara olumlu bir bakış açısı sunar, çözüm arayışını teşvik eder ve yaşamın daha iyi olabileceğine dair bir inanç sağlar.

Antidepresanlar, depresyon gibi ruhsal bozuklukların tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlar, serotonin, norepinefrin ve/veya dopamin gibi sinir iletileri üzerinde etki ederek duygusal durumu düzenlemeye yardımcı olurlar. Antidepresanlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzeltmek ve depresyon belirtilerini azaltmak amacıyla kullanılır.

Psikodinamik terapi, bir kişinin iç dünyasındaki bilinçdışı düşünceler, duygular ve davranışlarla ilgilenir. Bu terapi yaklaşımı, kişinin geçmiş yaşam deneyimleri ve ilişkileri ile bugünkü yaşamı arasındaki bağlantıları anlamaya ve bu bağlantıların kişinin mevcut sorunlarına nasıl katkıda bulunduğunu keşfetmeye çalışır.

Psikolojik sağlamlık, kişinin zorlu durumlara karşı dayanıklı olma ve bu durumlarla başa çıkabilme yeteneğidir. Psikolojik sağlamlık, insanların güçlü bir zihin yapısı, sağlıklı bir duygusal denge ve olumlu düşünceler geliştirerek, stres, kaygı, depresyon, travma ve diğer zorluklarla mücadele edebilme yeteneği anlamına gelir.

"Meme kanseri", memelerdeki hücrelerin kontrolsüz büyümesi ve yayılması sonucu oluşan bir kanser türüdür. Bu hastalık, erken teşhis ve tedavi ile başarıyla tedavi edilebilir.

Nöropsikoloji, beynin işlevleri ve davranışlarımız arasındaki ilişkiyi inceleyen bir psikoloji dalıdır. Bu alanda çalışanlar, beyin hasarı, beyin hastalıkları, nörolojik bozukluklar veya beyin işlev bozukluklarına sahip kişilerin davranış ve zihinsel süreçlerini incelerler.

​

Birçok araştırmacı, aşkın bir tür bağımlılık olarak kabul edildiğini ve beyindeki ödül merkezleri ile ilgili olduğunu düşünmektedir. Ödül merkezleri, özellikle ventral tegmental alan (VTA), nucleus accumbens (NAc) ve prefrontal korteks (PFC) gibi beyin bölgeleri, ödüllendirici bir uyarıcı ile karşılaştığında dopamin salınımını arttırarak zevk ve haz hissini tetikler.

Toksik erkeklik, bir erkeğin toplum tarafından kabul edilen erkeklik normlarına uymak için sergilediği davranışlardan kaynaklanan zararlı bir kültürel olgudur. Bu davranışlar, cinsiyet rolleri ve toplumsal cinsiyet beklentilerine dayanır ve erkeklerin üstünlük, güç, baskınlık ve kontrol gibi özelliklerin aşırı vurgulanmasını içerir.

Toplumsal cinsiyet eşitliği, her cinsiyetin toplumda eşit haklara, fırsatlara, kaynaklara ve saygınlığa sahip olmasını sağlamayı amaçlayan bir kavramdır. Bu kavram, cinsiyet rolleri ve cinsiyet ayrımcılığına dayalı toplumsal normları ve yapıları eleştirmekte ve bunları değiştirerek cinsiyet eşitliğini sağlamaya çalışmaktadır.

Kabul ve mindfulness birbirleriyle yakından ilişkilidir. Kabullenme, mindfulness becerilerinin bir parçasıdır ve kabul edici bir tutum, mindfulness pratiğinde de önemli bir rol oynar. Mindfulness pratiği, bize şimdiki anda farkında olmak ve herhangi bir deneyime kabul edici bir tutumla yaklaşmak için bir araç sağlar.

Klinik Psikolog Melisa Varol ile gerçekleştirdiğimiz etkinliğimizde, dünyanın önemli sorunlarından çocuk istismarını masaya yatırdık.